Boya Terimleri
Faça
Bir gemide, boş ve tam yüklü haldeki batma seviyelerini gösteren iki çizgi arasında kalan bölüme faça denir. Faça bölümündeki yüzeyler, refakat motorlarının, iskelelerin ve şamandıraların sürtünme etkilerine uğrar, ayrıca, yükleme durumuna göre, deniz suyu sıçrantısına maruz kalabilir veya suya batık çalışabilir.
Boot topping
Part of a ship between submerge levels of empty and fully loaded conditions. Surfaces at boot topping part are exposed to frictional effects by guide boats, piers and buoys. In addition, depending on the loading level, it can be exposed to spattering of sea water or can be fully submerged.
Faraday kafesi
Elektrostatik püskürtme uygulamalarında tabancayla, boyanacak eşya arasında oluşan elektriksel alan çizgileri, boyanın, eşya üzerindeki bazı girintilere ulaşmasını engelleyebilirler. Elektriksel alan çizgilerinin kafes telleri gibi biçimlenerek, içte kalan yüzeylere boya ulaşımını engellediği bu oluşuma “Faraday Kafesi” adı verilir.
Faraday cage
During electrostatic spray applications, electrical field lines, formed between spray gun and coated object, prevent the coating from reaching indentations. Process of formation of electrical field lines in a cage form preventing the transfer of coating to the inner surfaces of the cage is called the “Faraday Cage”.
FDA
Bkz. Gıda ve İlaç İdaresi
Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)ABD’de bulunan ve ilaç ve gıda maddeleriyle ilgili standart, norm ve tavsiyeleri oluşturan kurum. FDA, gıda maddeleriyle temas edecek olan yüzeylere uygulanan boyalarla ilgili standartları ve sınırlamaları nedeniyle boya sanayii açısından önemli bir kuruluştur.
FDA
See Food and Drug Administration
Food and Drug Administration (FDA)U.S institution that arranges the standarts, norms and recommendations regarding food and drug. FDA is an important foundation for coatings industry due to the standarts and limitations on coatings applied to food contact surfaces.
Fenol
Bisfenol A
Kuvvetli asidik ortamda fenolle asetonun tepkimesi sonucunda elde edilen ve epoksi reçine üretiminde kullanılan poliol (Polikarbonat polimerinin de temel yapı taşıdır).
Kimyasal adı: Difenilolpropan
Kimyasal formülü:
Erime noktası: 155°C
Bisfenol F
Fenolle formaldehitin asidik ortamdaki tepkimesiyle elde edilen ve daha küçük molekül ağırlıklı ve daha yüksek fonksiyonaliteye sahip epoksi reçinelerinin üretiminde kullanılan poliol.
Kimyasal adı: Dihidroksidifenilmetan
Kimyasal formülü:
Erime noktası: 163°C
Fenol
Fenolik reçinelerin ham maddesi olarak kullanılan beyaz, kristal yapılı kimyasal madde.
Kimyasal formülü:
Fenolik reçineler
Fenolle aldehitlerin verdikleri tepkimeler sonucunda oluşan ve özellikle ısıl ve kimyasal dirençleri dikkat çekici olan reçinelerin genel adı.
Phenol
Bisphenol A
Type of polyol obtained from the reaction of phenol and acetone under strongly acidic conditions and used for production of epoxy resins. It is also the main building structure of polycarbonate polymer.
Chemical name: Diphenylolpropane
Chemical formula:
Melting point: 155°C
Bisphenol F
Type of polyol obtained from the reaction of phenol and formaldehyde under strongly acidic conditions and used for production of epoxy resins with smaller molecular weight and higher functionality.
Chemical name: Dihydroxydiphenylmetane
Chemical formula:
Melting point: 163°C
Phenol
White and crystalline chemical substance used as raw material for phenolic resins.
Chemical formula:
Phenolic resins
General name for resins, formed by reaction of phenol and aldehydes, having outstanding thermal and chemical resistance.
Fenolik reçineler
Fenolle aldehitlerin verdikleri tepkimeler sonucunda oluşan ve özellikle ısıl ve kimyasal dirençleri dikkat çekici olan reçinelerin genel adı.
Phenolic resins
General name for resins, formed by reaction of phenol and aldehydes, having outstanding thermal and chemical resistance.
Fırça
Fırça
Bir sapa tutturulmuş lifleri aracılığıyla boya uygulamak amacıyla kullanılan araç. Fırçaların, sulu boyalar için naylon veya polyester; çözgenli boyalar için ise polyester veya hayvan kılından liflere sahip olması tercih edilir.
Fırça izi
Boyanın fırçayla uygulanmasının hemen ardından, yaş boya filmi üzerinde lif uçlarının izleri görülür. Bu izler filmin kuruması sürecinde kaybolmazsa, “fırça izi” adı verilen boya kusuru oluşur. Fırça izi kusuru, boyanın yüzey gerilimi düşürülerek, kıvamı azaltılarak ya da ağır çözgenler eklenerek çözümlenebilir.
Tel fırça
Boya uygulanacak yüzeyler üzerinde bulunan ve yapışmayı olumsuz etkileyebilecek pas, gevşek kabuk, kir gibi malzemeyi uzaklaştırmak amacıyla kullanılan basit araç. Tel fırçaların telleri, kullanım yaygınlığına göre sıralanacak olursa, sertleştirilmiş karbon çeliği, paslanmaz çelik ve pirinçten yapılır. Tel fırçalar, elle fırçalamada kullanıldıkları gibi, dönme veya titreşim yaratan motorlar tarafından hareketlendiriilerek de kullanılırlar.
Brush
Brush
Apparatus used to apply paint by means of its fibers attached to a handle. Brush fibers are prefered to be made of nylon or polyester for waterborne coatings; and of polyester or animal hair for solventborne coatings.
Brush mark
Fiber streaks can be observed right after the application of the paint by brush. If those streaks do not dissappear during drying process, a coating defect named “brush mark” arises. Brush marks can be overcome by lowering the surface tension or viscosity, or by adding slow solvents to the coating system.
Wire brush
A simple tool used to remove rust, loose/peeling paint and dirt from the surface to be coated otherwise these can cause difficulty in adhesion. The bristles of wire brush are usually made of carbon steel, stainless steel and brass. (Given in a sequence of use prevalence. Wire brushes are used with rotating and vibrating motors in addition to simply by hand.
Fırça izi
Boyanın fırçayla uygulanmasının hemen ardından, yaş boya filmi üzerinde lif uçlarının izleri görülür. Bu izler filmin kuruması sürecinde kaybolmazsa, “fırça izi” adı verilen boya kusuru oluşur. Fırça izi kusuru, boyanın yüzey gerilimi düşürülerek, kıvamı azaltılarak ya da ağır çözgenler eklenerek çözümlenebilir.
Brush mark
Fiber streaks can be observed right after the application of the paint by brush. If those streaks do not dissappear during drying process, a coating defect named “brush mark” arises. Brush marks can be overcome by lowering the surface tension or viscosity, or by adding slow solvents to the coating system.
Fırınlama
Yüksek sıcaklıkta sertleşen boyaların sertleşmeleri için yüksek sıcaklıklardaki fırınlarda pişirilmesi işlemi.
Stoving / Baking
Baking of high temperature drying coating systems in high temperature ovens.
Film oluşumu
Yaş boyanın veya toz boyanın yüzeylere ince bir tabaka halinde uygulanmasının ardından fiziksel süreçler (sıvı boyada çözgen buharlaşması, toz boyada soğuma) ve/veya kimyasal süreçler sonucunda yüzeye yapışan, sert ve dayanıklı bir filmin oluşması.
Film formation
Formation of a highly adhering, hard and enduring film as a result of physical (solvent evaporation for wet coatings, cooling for powder coatings) and/or chemical processes after application of wet or powder coating to the surface as a thin layer.
Film yapıcı
Organik kaplamanın hem yüzeye yapışan hem de kendi içsel bütünlüğünü ve sağlamlığını korumasını sağlayan ham madde: bağlayıcı
Ayrıca Bkz. Bağlayıcı
Bağlayıcı
Organik kaplamanın kesintisiz, sağlam ve yüzeye iyi yapışan bir film vermesi için yapısında yer alan ve hem kaplama girdilerinin birbirlerine bağlanmasını, hem de kaplama filminin uygulama yüzeyine yapışmasını sağlayan kimyasal madde. Bağlayıcılar, yaygın olarak polimer, daha az olarak oligomer veya monomer yapısında olurlar.
Bağlayıcı göçü
“Yaş üzerine yaş” boya uygulamalarında, son uygulama katındaki bağlayıcının bir kısmının, bir önceki yaş boya katının içine göçmesi sonucunda, bu katın parlaklığında veya görüntü netliğinde azalma olması biçiminde gözlenen bir film kusurudur.
Katı bağlayıcı miktarı
Yüz birim yaş boyanın veya yüz birim bağlayıcı çözeltisinin içinde bulunan, çözgenden arındırılmış bağlayıcı miktarı.
Lateks bağlayıcılar
Başta doğal ve sentetik kauçuklar olmak üzere çeşitli katı polimer parçacıklarının su içinde kararlı biçimde disperse edilmesiyle elde edilen bağlayıcılar.
Pigment/bağlayıcı oranı
Bir boya bileşiminde yer alan ağırlıkça pigment miktarının, aynı boyadaki katı bağlayıcı miktarına oranı. Ayrıca Bkz. Katı bağlayıcı miktarı
Silikat esaslı bağlayıcılar
Sodyum ve Potasyum Silikatlar gibi alkali metal silikatlar sınırlı ölçüde de olsa inorganik boya bağlayıcısı olarak kullanılırlar. Ayrıca, etil silikat da, başta yüksek korozyon dirençli çinkoca zengin astarlar olmak üzere, korozyon önleyici boyalarda bağlayıcı olarak kullanılır.
Film former
Organic coating raw material used for providing adhesion, internal integrity and strength. See Also Binder
Binder
Chemical substance used to bind the input materials in the organic coating and provide adhesion of the coating film to the application surface as a rigid and continuous film. Binders commonly have polymeric structures, while, less commonly, they may have oligomeric or monomeric structures.
Strike in
Coating defect described by dull or blurry appearance of topcoat due to the migration of some of the binder to the previous wet paint layer in wet on wet applications.
Solid binder content
Amount of solvent-free binder present in 100 units of wet paint or binder solution.
Latex binders
Binders produced by stable dispersion of solid polymer particles, primarily, natural and synthetic rubber in water.
Pigment/binder ratio
The ratio by weight of pigment content to solid binder content in paint formulation. See Also Solid binder content
Silicate based binders
Alkali metal silicates like sodium and potassium silicates have limited use as inorganic paint binder. Furthermore, ethyl silicate is used as a binder in anti-corrosive paints, especially in high corrosion resistant zinc-rich primers.
Flokülasyon / Yumaklaşma
Deflokülasyon
Pigment aglomerat ve agregatlarının, dispersiyon süreci sonunda, birincil tane büyüklüklerine yakın büyüklükteki tanecikler halinde ezilmesi. Ayrıca Bkz. Kontrollü flokkülasyon
Üzerindeki pigment seven gruplar üzerinden, aynı anda birden fazla pigment taneciğine tutunan dispersiyon katkıları aracılığıyla, bu pigment tanecikleri kontrollü bir flokkülasyon halinde tutulurlar. Deflokkülasyon biçimindeki dispersiyon yaklaşımına göre daha iri ezme incelikleri elde edilir; buna karşın, boyanın sert çökme yatkınlığı azaltılır. Kontrollü flokkülasyon, astar pigment ve dolgularının dispersiyonu sırasında yaygın kullanılan bir tekniktir.
Flokülasyon / Yumaklaşma
Evvelce küçük taneciklere ezilerek disperse edilen pigmentlerin, dispersiyonun yeterince kararlı yapılamaması sonucunda, tekrar bir araya gelerek flokkülatlar oluşturmaları, yumaklaşmaları. Ayrıca Bkz. Flokülat
Pigment taneciklerinin noktasal temaslarla birbirlerine tutuşarak oluşturdukları, iç boşluklarında reçine ve çözgenden oluşan taşıyıcının bulunduğu pigment yumağı. Flokkülatlar, genellikle evvelce disperse edilmiş olan pigment taneciklerinin tekrar bir araya gelerek yumaklaşması sonucunda oluşurlar.
Flocculation
Deflocculation
Grinding of pigment agglomerates and aggregates close to their primary particle sizes after dispersion process. See Also Controlled flocculation
Pigment particles undergo controlled flocculation with the help of dispersion additives that hold on to the pigment particles over their pigment-loving groups. Bigger particle sizes are obtained compared to deflocculation; however, “hard precipitation” tendency of the coating decreases. Controlled flocculation is a widely used technique during dispersion of primer pigments and fillers.
Flocculation
Agglomeration of previously grinded and dispersed pigments as flocculates due to the unstable dispersion process. See Also Flocculate
Pigment lump formed by coalescence of pigments at their edges and containing resin and solvent in their interspaces. Flocculates generally arise from re-agglomeration of previously dispersed pigment particles. See Also Clusters of pigments and extenders
Flokülat / Yumak
Pigment taneciklerinin noktasal temaslarla birbirlerine tutuşarak oluşturdukları, iç boşluklarında reçine ve çözgenden oluşan taşıyıcının bulunduğu pigment yumağı. Flokkülatlar, genellikle evvelce disperse edilmiş olan pigment taneciklerinin tekrar bir araya gelerek yumaklaşması sonucunda oluşurlar. Ayrıca Bkz. Pigment ve dolgu topakları
Pigment ve dolgu topaklarıÜretimleri sırasında birincil tane boyutları halinde elde edilen pigment ve dolgular, yığın içinde temas halindeyken agregat ve aglomeratlar oluştururlar. Bu pigment kümelerinin, dispersiyon sürecinde dağıtılmalarıyla, tekrar birincil tane boyutlarına erişilmeye çalışılır. Bu şekilde oluşturulan küçük tanecikli dağılmışlık kararlı olamazsa yumaklaşmalar (flokülatlar) oluşur. Türkçe’de herbirine özgü yerleşik terimler bulunmayan bu üç farklı oluşumun doğru algılanması için aşağıdaki şekilsel gösterim verilmiştir:
Flocculate
Pigment lump formed by coalescence of pigments at their edges and containing resin and solvent in their interspaces. Flocculates generally arise from re-agglomeration of previously dispersed pigment particles. See Also Clusters of pigments and extenders
Although pigments and extenders are produced as primary particles, they form aggregates and agglomerates when they are in touch with each other in bulk phase. In dispersion stage, these pigment clusters are tried to break down to primary particles. If dispersed pigments are not stable, they form loosely combined units called flocculates. Since, the distinction between these three terms might not be clear, for a better understanding a schematic representation is given below.
Floresans
Renkli cisimlerin büyük çoğunluğu, üzerlerine düşen ışığın bir bölümünü soğurup kalanını yansıtırken, soğurdukları ışık enerjisini, ısı enerjisi biçiminde çevreye iade ederler. Az sayıda cisim ise üzerine düşen ışığın bir kısmını soğurup kalanını yansıtmasının yanısıra, soğurduğu ışık enerjisinin de büyük kısmını yine ışık enerjisi biçiminde iade ederler. Bu sonuncu olguya floresans adı verilir.
Fluorescence
Most of the colored objects absorb some of the light they are exposed to and reflect the rest, while they return the light energy they absorbed to the surrounding in the form of heat energy. There are few objects, however, that return the light energy in the form of light energy. This fact is called flourescence.
Floresant pigmentler
Floresant pigmentler, üzerlerine düşen ışığın içinde bulunan mor ötesi (UV) kısımları soğurduktan sonra, bu enerjinin bir kısmını ısıya çevirirken kalanını mavimsi bir görünür ışık olarak çevreye iade ederler. Dolayısıyla, floresant pigmentler, üzerlerine düşen görünür ışık miktarından daha fazlasını çevreye yaymış olurlar.
Fluorescent pigments
Flourescent pigments, after absorbing the UV spectral part of the light, return the UV light energy in the form of a blue visible light together with some heat energy. Therefore, flourescent pigments emit more visible light than they are exposed to.
Florlu polimerler
Tekrarlanan birimleri florlu bileşikler içeren polimerlerin genel adı. Yüksek ısıl direnç, kimyasal direnç ve dış ortam dirençlerine sahip organik kaplamaların üretiminde kullanılan bu polimerlerin başında politetrafloroetilen (PTFE), polivinilidendiflorür (PVDF veya PVF2), polivinilidenflorür (PVF) sayılmalıdır.
Fluoropolymers
General name for polymers, structural units of which contain fluoro compounds. Polytetra fluoroethylene (PTFE), polyvinylidendifloride (PVDF or PVF2) and polyvinylidenfloride (PVF) can be mentioned among the main fluoropolymers that are used in organic coatings having superior thermal resistance, chemical resistance and outdoor durability.
Florokarbon yüzey katkıları
Polisiloksan yüzey katkılarında olduğu gibi, boya girdileriyle uyuşur olan düşük yüzey gerilimli bu katkılar da yüzeye göçerek film kusurlarının oluşumunu engellerler.
Fluorocarbon surface additives
Similar to polysiloxane surface additives; fluorocarbon surface additives, having low surface tensions and compatibility with the coating formulation, migrate to the surface to avoid formation of film defects.
Fonksiyonalite
Bir kimyasal bileşiğin bir molekülünde bulunan fonksiyonel grupların toplam sayısına o bileşiğin fonksiyonalitesi adı verilir (:Toplam kimyasal bağ yapma kapasitesi).
Functionality
Functionality is the total number of functional groups in the molecule of a chemical compound (total capacity for chemical bonding).
Fonksiyonel grup
Bir kimyasal bileşiğin yapısında bulunan ve kimyasal tepkime verme yatkınlığına sahip olacak biçimde bir araya gelen atomlar tarafından oluşturulan grupların genel adı (Örn: –OH, –COOH, –NCO, –HC=CH– gibi).
Functional group
General name for groups formed by atoms, present in the structure of a chemical compound, arranged together to have tendency to undergo chemical reactions. (e.g., –OH, –COOH, –NCO, –HC=CH–)
Formaldehit
Bütillenmiş melamin formaldehit reçineleri
Bütanolle tepkimeye sokularak modifiye edilen melamin formaldehit reçineleri. Bütillenmiş melamin formaldehit reçineleri, uyuşurlukları, görece düşük yüzey gerilimleri ve buna bağlı olarak da oluşturdukları yüksek film kalitesi nedeniyle çok yaygın kullanılırlar. Ancak, görece yüksek molekül ağırlıkları nedeniyle yüksek katılı sistemlerde kullanılmazlar.
Formaldehit
Metanolün katalitik yükseltgenmesiyle veya dehidrojenasyonuyla elde edilen reaktif gaz.
Melamin formaldehit, üre formaldehit, fenol formaldehit, vd. reçinelerin üretiminde kullanılan temel yapı taşı.
Kimyasal formülü:
Kaynama noktası: –21°C
Ayrıca Bkz. Paraformaldehit
Hekza metoksi metillenmiş melamin formaldehit (HMMM) reçineleri
Metanolle tamamen eterleşmeye tabi tutulan monomerik melamin formaldehit. Düşük molekül ağırlığı ve hem organik çözgenlerde hem de suda çözünür olması, yüksek katılı boya girdisi olarak kullanılmasına imkan verir. Tamamen eterleşmiş olması nedeniyle, bütillenmiş MF reçinelerine göre daha düşük olan tepkime yatkınlığını arttırmak için boya formüllerine asit katalizör eklenmesini gerektirir.
Melamin formaldehit reçineleri
Melaminle formaldehidin polimerleşmesi sonucunda oluşurlar. Fırın kurumalı organik kaplamalarda en yaygın kullanılan çapraz bağlayıcılardır. Boya çözgenlerinde çözünürlüğünü ve polimerik uyuşurluğu artırmak amacıyle çeşitli alkollerle modifiye edilerek kullanılırlar.
Paraformaldehit
10 ile 100 formaldehit biriminden oluşan polimer. Formaldehit gazının hem insan ve çevre sağlığı üzerindeki zararlı etkileri, hem yüksek hacimlerde kullanım ve depolanmasındaki güçlükler nedeniyle, formaldehit reçinelerinin üretiminde paraformaldehit kullanımı tercih edilir. 150°C civarında formaldehite parçalanır.
Kimyasal formülü:
Üre formaldehit reçineleri
Üre ile formaldehitin polimerleşmesiyle sentezlenen reçinelerdir. Büyük ölçüde yapıştırıcı olarak kullanılırlar. Fırın kurumalı organik kaplamalarda da alkid ve polyester reçinelerinin çapraz bağlayıcısı olarak kullanılırlar.
Formaldehyde
Butylated melamine formaldehyde resins
Melamine formaldehyde resins modified by reacting with butanol. Butylated melamine formaldehyde resins are widely used because of their compatibility and high film quality due to their comparably low surface tension. However, they are not used in high solid systems because of their high molecular weights.
Formaldehyde
Reactive gas obtained by catalitic oxidation or dehydrogenetion of methanol
.
Basic structural unit used in production of various resins such as melamine formaldehyde, urea formaldehyde, phenol formaldehyde etc.
Chemical formula:
Boiling point: –21°C
See Also Paraformaldehyde
Hexamethoxymethylated melamine formaldehyde (HMMM) resins
Monomeric melamine formaldeyde subjected to complete etherification with methanol. Its low molecular weight and solubility in both water and organic solvents enables its usage as high solid content coating input. Because it is completely etherified, acid catalysts need to be added to the coating formulations in order to enhance the reaction tendency, which is lower compared to butylated melamine formaldehyde resins.
Melamine formaldehyde resins
Polymerization products of melamine and formaldehyde. They are the most common cross linkers in baking systems. Melamine formaldehyde resins are modified with various alcohols to increase solubility in paint solvents and compatibility with polymers.
Paraformaldehyde
A polymer consists of 10 to 100 formaldehyde units. Not only the hazardous effects to human health and environment but also the difficulties in processing and storing of formaldehyde gas leads to paraformaldehyde use in formaldehyde resins. Paraformaldehyde decomposes into the formaldehyde at nearly 150°C.
Chemical formula:
Urea formaldehyde resins
Polymerization product of urea and formaldehyde. Commonly used as adhesives. In addition, they are used as cross-linker in alkyd and polyester baking systems.
Fosfatlama
Metal yüzeylerin boyanın yapışması için daha uygun hale getirilmesi ve korozyon yatkınlıklarının azaltılması (pasifleştirme) amacıyla yapılan yüzey hazırlama işlemi. Fosfatlama, ya demirfosfat çözeltileri kullanılarak, daha sınırlı koruma sağlayan dönüşüm kaplamaları (conversion coatings) biçiminde veya çinko, mangan ve nikelin fosfat tuzlarının birini ya da birkaçını içeren çözeltiler kullanılarak, daha kalın kaplamalar yapacak şekilde uygulanır. İkinci durumda, daha iyi bir yapışma yüzeyi ve daha yüksek korozyon direnci sağlanır.
Phosphating
Surface treatment performed to improve adhesion of coating to metal surfaces and to reduce corrosion tendency (inactivation) of metal surfaces. Phosphating is carried out either by using iron phosphate solutions resulting in more limited protection or by using solutions containing one or more of zinc, manganese and nickel phosphate salts resulting in thicker coatings. The latter case provides better adhesion and higher corrosion resistance.
Fosforesans
Bazı cisimler, üzerlerine düşen ışığın bir bölümünü soğurup kalanını yansıtırken, soğurdukları ışık enerjisinin büyük bir bölümünü, floresanstakine benzer biçimde, ama bir sürelik gecikmenin ardından yine ışık enerjisi biçiminde çevreye geri verirler. Bu olguya fosforesans adı verilir.
Phosphorescence
Some objects absorb some of the light energy and reflect the rest, while returning most of the absorbed light energy to its surrounding in the form of light energy, similar to fluorescence but with a time lag. This fact is called phosphorescence.
Fosforesant pigmentler
Fosforesant pigmentler, üzerlerine düşen ışığın içinde bulunan mor ötesi (UV) kısımları soğurduktan sonra, bu enerjinin bir kısmını ısı enerjisine çevirip çevreye geri verirler; kalan kısmınıysa, bir sürelik gecikmenin ardından mavimsi bir görünür ışık olarak yayarlar. Dolayısıyla, fosforesant pigmentler, bir ışık kaynağı ortadan kalktıktan sonra da, mavimsi ışıltılı bir tonda ışık yaymaya devam ederler.
Phosphorescent pigments
Phosphorescent pigments, following absorption of the UV spectral part of the light, return some of the energy as heat energy; after a time lag they emit the rest of the energy in the form of a blue visible light. Therefore, phosphorescent pigments continue to emit a blue light also after removal of the light source.
Foto başlatıcılar
Bkz. Başlatıcılar
Katılma yoluyla polimerleşme sürecinde, doymamışlık içeren reaktif molekülü, serbest radikal veya organik katyon ya da organik anyona dönüştürerek aktifleştiren kimyasalların genel adı. Yaygın kullanılan başlatıcı tipleri arasında başta peroksit bileşikleri olmak üzere, azo bileşikleri, alkali metal alkiller ve boron triflorür sayılabilir. Işık enerjisiyle (örneğin UV enerjisi varlığında) etkiyen başlatıcılar ise, fotobaşlatıcılar (photoinitiators) olarak anılırlar.
Photoinitiators
See Initiators
General name for chemicals that activate the unsaturated reactive molecule by converting the molecule to a free radical, an organic cation or an organic anion during addition polymerization. Most widely used initiators are, peroxide compounds, azo compounds, alkaline metal alkyls and boron trifloride. The initiators that start to act under the influence of light energy (e.g. UV) are called photoinitiators.
Foto parçalanma
Görünür bölge ve mor ötesi ışınların etkisiyle organik polimerlerin (bu arada sertleşmiş boya filmlerinin) daha küçük moleküllere parçalanması.
Photodegradation
Breaking up of polymers (meanwhile dried coating films) into smaller molecules with the effect of visible or UV light.
Ftalik anhidrit
o-Ksilen’in veya naftalinin yükseltgenmesiyle elde edilir. Alkid reçinelerinin ve polyester reçinelerinin sentezinde en yaygın kullanılan poliasittir.
Kimyasal formülü:
Erime noktası: 131°C
idroftalik anhidrit
Kimyasal formülü:
Erime noktası: 35°C
Phtalic anhydride
Chemical substance obtained by oxidation of o-xylene or naphthaline. Phtalic anhydride is the most widely used polyacid in alkyd resin and polyester resin synthesis.
Chemical formula:
Boiling point: 131°C
Hexahydrophthalic anhydride
Chemical formula:
Melting point: 35°C